Yeni bir düş kurarken, ümidim olsun diye, arayışlarıma rastladım yalın gerçeklere doğru. Ömrümün başladığı ve sona erdiği o iki nefes arasında, gerçeklerle hayal ettiklerimin düellosunda çırpınan bir hayatı yaşıyorum aslında. Zaman beni kendi yörüngesine oturtmaya çalışırken, anlam veremediğim bir inatla, yönü belli olmayan bir inatla, yönü belli olmayan rüzgarların savuruşuna, ruhumun çatlaklarında oluşan depremlerin sarsıntısına bırakıyorum kendimi. Yaşadıklarımı gerçek zannederken, geçmişimin soyut bir anı olarak kalışı, korkutuyor beni. "Hayat" diye zihnimde imgelenen olgunun, basit bir gölge oyunu olma ihtimali korkutuyor. Yaşadıklarımız masal perilerininki kadar mı canlı ve biz de kendi hayallerimizin mi kahramanıyız yoksa?
Gerçeğin peşinde, hayallerin kovalamacası eşliğinde, karambolün bir parçası olarak onun içinde varlığımızı görmemiz, bu hayata dışarıdan bakmamızla mümkün. Gerçeğin içinden bakınca, hayaller çıkıyor karşımıza.
Ya hayallere ulaşıp bir göz atsak dünyaya!
12 Ekim 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)